top of page

Güzelliklerine doyulmayan, adeta Tanrının kullarına bir lutfu gibi olan Ayvalık’ın karşısındaki adaya Cunda deniyor.

 

Bu adanın, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyasindeki Yund Adaları olduğu, Yund adının giderek Cunda’ya dönüştüğü, sonucuna varıyoruz.. Ayvalık’ta, emperyalist düşmana karşı ilk asker kurşununu attırmış Komutan Ali Çetinkaya anısına, ‘Alibey Adası’ dendi. Her iki isimde kullanıla geliyor, kimse yadırgamasın, yabancı kaynaklı isim sanmasın. Bazı yetki sahibi kimseler, 1980 darbesinde, bu isimde Rumluk arama sevdasına düşmüşlerdi de... Çünkü Rum taba oraya ‘Moshonisi’ (Kokulu Ada) diyordu, bu bir... İkincisi, Piri Reis’tenyola çıktık yorum yaptık; fakat birde bakıyoruz ki, İtalyanca’da da izi var Cunda’nın, gemilerin yatay sereni anlamına geliyor. Gerçekten haritaya da baktığımızda Cunda, Yatay Seren gibi! Kısacası Piri Reis’in Yund Adaları’yla İtalyanların Cunda sözcüğü birbirine çok yakın. Üstelik Cunda’nın bir yığın adası var. Yani Piri Reis, coğrafyayla da doğrulanıyor.

 

Bu görüşü doğrulayan, Osmanlı döneminden kalma bir mührü de yayımladık. İşte çevirisi: Mühürde biri Arapça, diğeri Latin rakamlarıyla kazılmış tarih 1862 dir. Mührün dış kenarında büyük harflerle ve Yunanca ‘Dimarhia Moshonision’ , ortasında da Arapça harflerle ‘Daire-i Belediye, Cezire-i Cunda’ yazılıdır. Biri Yunanca, diğeri Osmanlıca yazılmış, eşanlamlı bir mühür yazısıdır bu: Cunda Adası Belediye Dairesi deniliyor. Ama ne varki Osmanlı Türkü bu adaya Cunda derken , Ortodoks Osmanlı ise ‘Moshonis’ (Kokulu Ada) diyordu!

3260_b.jpg
cunda-gezilecek-yerler-2-1155x675.jpg

Cunda Adası doğrusunu isterseniz ağzımızdan kimi zaman, hem de kendiliğinden, Cunda, kimi zamanda Alibey Adası olarak çıkıyor;

Ayvalık’ı açık denize, iki boğazıyla da kapayan ya açık denizden sonra mühürleyen, bir görünüm taşıyor. Bu adanın Ayvalık tan bakıldığında solundaki boğaza Dalyan Boğazı, sağındakine de Dolap Boğazı adı verilir. Çok eskiden bir sandalın geçebileceği kadar sığ olan Dalyan Boğazı, 1880 yılın da iki yıllık bir çalışmayla açıldı; En derin yeri bir kulaçtan üçe indirildi, yirmi kulaçta genişletildi.
 

Dolap Boğazı dediğimiz yerde, bir köprü var bugün. (Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olarak kabul ediliyor.1966 yılında Senatör Nejat Sarlıcalı’nın önayak olması ile yapıldı. 54 m uzunluğundadır; Toplam 6 ayak üzerinde durmaktadır.) Bu köprüden önce, adaya geniş bir salla geçilirdi, yani 36 yıl öncesine kadar köprüden sonra Ayvalık’a gelmek için, Soğan Adası’ndan sonra (Lale Adası) , 500 m uzunluğunda bir yol vardır. 1817 de yapılan eskilerin ‘Peratariya’ (geçit) dedikleri bu yol , atlı bir arabanın ancak geçebileceği genişlikteydi. 1960’lı yıllarda başlayan çalışmalarla, günümüzde yayalar için bırakılan geniş şeritler dışında, iki aracında rahatça geçebileceği bir düzeye getirilmiştir.
 

1900 lü yıllarda, 8-10 bin kişinin oturduğu adada, iki bin insan barınır günümüzde. O yıllarda 4 ilkokulu, 1 kız okulu, 1 öksüzler yurdu varken, bugün sadece bir ilköğretim okuluyla bir çocuk yuvası bulunuyor. Ahtapot üretimi yılda 100 bin kg dı, burada yetiştirilen üzümler yetmediğinden, dışarıdan da getirtilerek üretilen şarap miktarı 500 bin lt idi.
 

Ada ilçesi dedik. Evet Cunda, namı değer Alibey Adası, ilk Ayvalıklılar’dan Sn. Hüseyin Önen’in verdiği bilgiye göre, 31.03.1908 de İstanbul’daki ünlü gerici isyanından sonra, bucak oluyor. O tarihe kadar Osmanlı yönetiminde, Midilli Valiliği ‘ne bağlı bir ilçedir Cunda. Belediyesi vardır, okulları vardır, o da Ayvalık kadar olmasa bile zengindir, görkemlidir. Güzelim binalarının yoğunluğu, Ayvalık’ı da geniş ölçüde harap eden 1944 zelzelesiyle birlikte ortadan kalkar, günümüz Cundası doğar. 

24a51417e16cb4b509203bf61f3602e7c0f00a1d
cunda_dumen.png
bottom of page